Hayat bir nehirdir.
Büyükbabam hep böyle söylerdi.
Bir başlangıcı, bir sonu ve arada milyonlarca farklı kolu vardır.
Tüm hayatımı ona benzetirdi; nasıl son bulacağını ve ayakta kalacağını,...
...direncin en az olduğu yolu takip edeceğini, imkânsıza doğru nasıl sürükleneceğini.
Hava kadar temiz, gece kadar karanlık.
Hangi yöne, ne şekilde ya da neye benzeyerek giderse gitsin,...
...büyükbabama göre nehir, her zaman ileri doğru hareket etmiştir.
Yaşlanana kadar, onu içkiden uzak tutan şey neydi peki?
Kıvrımın ardındaki gizem.
Bas Pedala
Bu günlerde o gizemi yakalamak çok zor.
Nehir uzaklarda ve gökyüzü de betonla kaplanmış durumda.
Çoğumuz için hayat büyük bir macera, tüm güzellikleri, bağlantıları gözden uzak bir şekilde süzülmekte.
Garip olan şey ise; nehir o kadar da uzakta değil.
Bu, geçmişe dönüşün hikâyesidir.
Gelişme telaşına inat.
Yerkabuğundan doğmuş, ilerleme tohumlarından büyümüş,...
...sanayi ateşinde dövülmüştür.
Dünya'nın en verimli makinesi, en verimli hayvanını yaratmıştır.
Bisikleti, yani en asil icadımızı.
Patikalar, mevsimlerle beraber gelip geçerler.
Çeşitlilik, güzellik ve klasik zarafet temellerine dayanırlar.
Kolay kolay kendilerini tekrar etmezler.
Arasında milyonlarca farklı yol bulunan, başlangıç ve bitişlerden yapılmış bir mucizedir.
Büyükbabam hep o bağlantıların içindeydi.
Bir eli tabiatta, diğer eli makinelerdeydi.
Belki de bu yüzden, her iki tarafı da anlayabiliyordu.
Ekiyoruz, biçiyoruz ve hasat ediyoruz...
Ve evet, büyük bir zarar vermiş oluyoruz.
Ama faydamız da dokunuyor.
Her şeye rağmen, ne kadar zeki olduğumuzu düşünürsek düşünelim,...
...biz de sadece gizemin başka bir parçasıyız.
"Dengeyi doğru ayarla."
"Her daim pedala bas."
"Şu an haricinde her şeyi unut."
"Ve süremeyeceğin hiçbir yer yoktur."
Büyükbabam hep böyle söylerdi.
Bir yerde, hayatın intihar sebebi olduğunu okumuştum.
Ve çok doğru.
Muhtemelen bu gezegende bunu bilen tek canlı biziz.
Belki de öldürmede bu yüzden bu kadar iyiyiz.
"Nasıl olsa ölecek, bari bir işime yarasın."
Böylece hep daha fazlasını alırız.
Ama zaman geçtikçe, daha az elle tutulur varlıkları öldürürüz.
Akıntı, neşe, etkileşim, amaç gibi varlıkları.
Diğer yolu kaybettik.
Belirli bir kişi yüzünden değil,...
...içgüdülerimiz, hayatta kalma çabamız ve hayat karmaşası yüzünden.
Düşünmek, tasarlamak, sorgulamak için saatlerimizi harcıyoruz.
Bir anlığına bunlardan sıyrılmak için birkaç saniyenizi de ayırabilirsiniz.
Düşünmek için zaten vakit yok, sadece tepki vereceksiniz.
Odaklanacaksınız.
Tüm endişeleriniz ve istekleriniz bu koşuşturma içinde yok olup gidecek.
Kendinizden geçtiğinizde,...
...inşa eden küreği bırakıp, bisikleti aldığında,...
...oluşum, yıkıma galip geldiğinde,...
...yaşadığınızı hissedeceksiniz.
İlk bisikletim hâlâ gözümün önünde.
Muz oturağı, kocaman bir motosiklet gidonu vardı ve rengi parlak maviydi.
O mühendislik harikası, güzel anılarımı da canlandırdı.
Sadece 7 yaşımda olmama rağmen, kaldırımda sürerken kendimi büyümüş gibi hissederdim.
Dünya, gözümde bir anda katlanarak büyürdü.
Gizli arka sokaklar keşfeder, uzak mahallelere giderdik.
Bisikletten düşer, kollarımız baştan aşağıya çizikler içinde kalır,...
...köşedeki markete kadar yarış yapar,...
...altın çalmış gibi ceplerimizi şekerle doldururduk.
Her sürüşümüzde, her yeni macerada krom biraz daha aşınırdı.
Boya biraz daha paslanırdı.
Başka çocuklar yeni bisikletleriyle gelirlerdi.
En iyi arkadaşım Jimmy'nin tırnaklı tekerleri olan ve çamurluğu olmayan bir BMX'i vardı.
O bisikleti kolayca zıplatabiliyordu.
Daha sonra farklı bir patika bulduk ve böylece dünya yeniden değişmiş oldu.
Kendimizi ormanın derinliklerinde, herhangi bir rota olmadan, derelerden geçerek,...
...yağmura yakalanarak bisikletin üstünde bulmuştuk.
Yeni çocuklar vitesli ve daha büyük tekerli bisikletlerle geliyorlar,...
...ben ise bisikletime ihanet etmiyordum,...
...tıpkı boyanmış krom gibi düşkünlüğüm de solmaya başlamıştı.
Biraz daha büyüdüğümde, bizimkiler bana da bir BMX sözü vermişlerdi.
Ama şu an bir motosiklet işimi görüyor.
Bir gün ormanda kullanılmaktan eskimiş olan küçük muz oturağım ikiye ayrıldı.
Bir çağ kapanmış oldu.
Kısa süre içinde yeni bir bisiklet alınmasına rağmen, ağlamaktan gözlerim şişmişti.
Bu şey, bir parçam oluvermişti.
Hâlâ da öyle.
Ne kadar iyi inşa edersek edelim, ne kadar çok seversek sevelim,...
...sebep ne olursa olsun diğer şeyler gibi, onları sizden uzaklaştıracak güçler vardır.
Bu duruma gelmek için geçen deneme-yanılma süreci sadece 200 yıl sürdü.
200 yıl süren bir yenilik ve icat süreci,...
...hiç vazgeçmeden.
Tasarım olarak karmaşık, doğası gereği basit.
Bisiklet, iç içe geçen dairelerden başka bir şey değildir.
Onu güzel yapan şey ise; insan faktörüdür.
Bisiklet ne kadar ileri giderse gitsin,...
...ne kadar çok şey yapmış olursa olsun,...
...gelişim hiçbir zaman durmayacaktır.
Hâlâ uçurumun kenarına gelebilmiş değiliz.
Bir gün nehir denizle birleşir ve artık nehir olmaktan çıkar.
Değişim çarklarından, feleğin çemberinden geçmiştir.
Hikâyeler, maceralar, büyükbabalar görmüştür.
Kaçınılmaz şekilde sürüş son bulur.
Kaybolur ama tamamen yok olmaz.
Şimdilik söyleyebildiğimiz kadarıyla, hayat döngüsü...
...asla son bulmaz.
Çeviri: lonelyloner
22:13:00
Paylaş:
0 yorum: